Nasrallah suikastının perde arkası: ‘ABD ziyareti bir aldatmacaydı’
Terör devleti İsrail’in Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı Beyrut’taki bir sığınağa düzenlediği hava operasyonuyla öldürdüğü saldırının ayrıntıları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. İngiliz medyasına konuşan bir İsrailli yetkili, Netanyahu’nun ABD ziyaretinin Hizbullah’ı yanıltmaya yönelik bir taktik olduğunu ve suikast emrinin New York’ta verildiğini iddia etti.
Katil İsrail’in, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı Beyrut’taki çok katlı bir binanın sığınağına düzenlediği hava saldırısında öldürmesi bölgede adeta deprem etkisi yaptı.
Suikastın detayları da belli olmaya başladı. İngiliz Daily Mail gazetesine konuşan İsrailli bir yetkili, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD ziyaretinin Hizbullah’ı yanıltmak için kurgulanan bir aldatmaca olduğunu söyledi.
İsrailli bir yetkili, Netanyahu’nun Birleşmiş Milletler’de cuma öğleden sonra yaptığı konuşmadan sadece birkaç saat sonra Hizbullah hedeflerine yönelik yoğun bombardımanın başladığını vurguladı. Beyrut’taki saldırıların, Netanyahu’nun ABD’de bulunduğu sırada başlatılmasının planlı bir strateji olduğunu belirten yetkili, bu hamlenin Nasrallah’ı, Netanyahu uzaktayken kendisini güvende hissetmesi için yanıltmaya yönelik bir girişim olduğunu ifade etti. Yetkilinin ismi gizli tutuldu.
Netanyahu’nun Hizbullah’ı aldatarak Lübnan’ı harabeye çevirdiği ve Orta Doğu’yu ‘topyekün savaş’ın eşiğine getirdiği ifadelerine yer veren İngiliz Daily Mail gazetesinde yer alan iddiaya göre, Netanyahu New York’ta bulunduğu sırada, Tel Aviv’de kalan Savunma Bakanı Yoav Gallant’ı arayarak ağır bombardıman emrini verdi. Aynı gün, saat 17.00’den sonra, Nasrallah’ın bulunduğu düşünülen Beyrut’taki konutlar hedef alınarak saldırılar başlatıldı.
Lübnan Hizbullahı Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, 31 Ağustos 1960’da başkent Beyrut’ta dünyaya geldi.
Nasrallah, ülkenin güneyinde yer alan Sur kenti sakini babasının iş bulmak için geldiği Beyrut’un kuzeydoğusundaki Burc Hamud bölgesinde doğdu.
Lübnan’da iç savaşın başladığı 1975 yılında 15 yaşında olan Nasrallah, ailesiyle birlikte memleketi Sur kentine bağlı el-Bazuriye köyüne döndü ve orada Şiî Emel Hareketi’ne katıldı.
Irak ve İran’daki Şii merkezlerindeki “havza” diye adlandırılan okullarda dini eğitim alan Nasrallah, daha sonra Lübnan’a dönerek Emel Hareketi’nin lideri Abbas Musevi’nin kurduğu okulda öğrenim gördü.
İsrail’in 1982’de Lübnan’ı işgal etmesinden sonra Hizbullah örgütüne katıldı. Abbas Musevi’nin 1992’de İsrail tarafından öldürülmesinden sonra 12 Şubat 1992’de Hizbullah’ın genel sekreteri seçildi.
İsrail – Lübnan Savaşı sırasında 14 Temmuz 2006’da Nasrallah’ın birkaç saat önce ziyaret ettiği büro, İsrail’in attığı bombalarla imha edildi. Ancak Nasrallah, sağ kurtulmayı başardı.
Hizbullah’ın 2000 yılında güney Lübnan’ın 22 yıl süren İsrail işgalinden kurtarılmasında ve ardından Temmuz 2006 savaşında İsrail’e karşı oynadığı rol, Nasrallah’a büyük prestij kazandırırken, 2006 Lübnan Savaşı’nın galibi, birçok Orta Doğu ülkesinde Hizbullah olarak görüldü.
Nasrallah ayrıca Lübnanlı ve Arap esirler ile İsrail tarafından alıkonulan direnişçilerin cesetlerinin iade edilmesi için takas anlaşması yapılmasında da önemli bir rol oynadı.
Hamasetli konuşmaları ve güçlü kişiliği, Arap ve İslam dünyasında kendisine popülerlik kazandıran faktörler olurken, konuşmaları geniş yankı ve ilgi gördü.
Ancak 2011’de patlak veren Suriye devriminin bastırılmasında Hizbullah’ın Beşşar Esed rejiminin yanında yer almasının ardından Nasrallah bu popülerliğini büyük oranda kaybetti.
Hizbullah, İran’ın desteklediği diğer silahlı hareketlerle birlikte, Esed rejiminin Suriye’de devrimcilere karşı başlattığı savaşa katılmak suretiyle Suriye’nin birçok kasaba ve şehrinde katliamlar gerçekleştirerek milyonlarca Suriyelinin yerinden edilmesine katkıda bulundu. Bu da Hizbullah’a, onun yönetimine ve özellikle de Nasrallah’a ciddi eleştirilerin yöneltilmesine neden oldu.
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarının, “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme” gerekçesiyle İsrail’e 7 Ekim 2023’te kapsamlı saldırı düzenlemesi üzerine Nasrallah’ın adı tekrar gündeme geldi.
Nasrallah, Filistin direnişini desteklemek için Lübnan’ın güneyinde İsrail’e karşı bir cephe açıldığını duyurdu ve bu cephenin Gazze’deki savaş bitene kadar sakinleşmeyeceğini birçok konuşmasında söyledi.
Bununla birlikte Nasrallah açılan bu cephenin Filistin’e destek cephesi olduğunu vurgulayarak, İsrail’le topyekün bir savaşa girmek istemediklerini ima etti.
Hasan Nasrallah’ın yerine geçecek isim konusunda henüz net bir şey yok. Hizbullah’ın önde gelen isimlerinden Haşim Safiyeddin, kuzeni olan Nasrallah’ın potansiyel halefi olarak görülüyor.
Partinin en yüksek mercii olan Şura Meclisi’nin kısa süre içinde karizmatik Hasan Nasrallah’ın halefini seçmesi bekleniyor. Hizbullah’a yakın bir kaynak, AFP’ye yaptığı açıklamada, Haşim Safiyeddin’in bu seçimi kazanması “en muhtemel aday” olduğunu söyledi.
Bu arada, İran yanlısı İslamcı hareketin halihazırda iki numaralı ismi Naim Kasım’ın da hareketin başına geçmesi bekleniyor.
Çarpıcı bir benzerlik taşıdığı 64 yaşındaki Hasan Nasrallah’ın uzaktan akrabası olan Haşim Safiyeddin, ondan birkaç yaş küçük.
Safiyeddin, İran’da din eğitimi almış. Oğlu, 2020 yılında Irak’taki bir Amerikan saldırısında öldürülen İranlı general Kasım Süleymani’nin kızı Zeynep ile evli. Süleymani, Devrim Muhafızlarının dış operasyonlardan sorumlu Kudüs Gücü’nün başındaydı.
Safiyeddin, Şura Meclisi’nin en önemli üyelerinden biri. Nasrallah gibi o da Muhammed Peygamber’in soyundan gelen Seyitlerin siyah sarığını takıyor.
Cardiff Üniversitesi öğretim görevlisi ve Hizbullah uzmanı Amal Saad, “Birkaç yıldır Hasan Nasrallah’ın yerine geçmesi en muhtemel adayın Haşim Safiyeddin olduğuna dair söylentiler dolaşıyor” diyor.
Araştırmacı, hareketin başına geçmenin koşullarından birinin, yedi kişiden oluşan “Şura Konseyi üyesi olmak” ve “dini bir figür olmak” olduğunu belirtiyor.
Safiyeddin’in “çok fazla otoriteye” sahip olduğunu ve bunun da onu en güçlü aday yaptığını ileri sürüyor.
İsrail ile Hizbullah arasında 2006’da yaşanan son savaştan bu yana kamuoyunun karşısına nadiren çıkan Hasan Nasrallah’ın aksine Safiyeddin, pek çok siyasî ve dinî etkinlikte partinin yüzü olarak yer alıyor ve son dönemde İsrail tarafından öldürülen parti komutanlarının cenazelerinde yaptığı ateşli konuşmalarla dikkat çekiyor.
* Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği baskınla ateşlenen fitil, İsrail’in misilleme olarak Gazze Şeridi’nde askeri-sivil hedef ayırmayan şiddetli işgaliyle büyümeye devam ediyor.
* 19 Mayıs’ta İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emirabdullahiyan’ın da aralarında bulunduğu bir heyeti taşıyan helikopter kötü hava koşulları sebebiyle düştü. Kazada kurtulan olmadı.
* 5 Temmuz’da İran’da yapılan cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda reformcu aday Mesud Pezeşkiyan, muhafazakâr rakibi Said Celili’yi geride bırakarak cumhurbaşkanı seçildi.
* 30 Temmuz’da Lübnan Hizbullah’ı Lideri Hasan Nasrallah’ın sağ kolu, askeri işlerden sorumlu kıdemli danışmanı Fuad Şükür, Beyrut’ta düzenlenen bir saldırı sonucu öldürüldü.
* 31 Temmuz’da İran cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın göreve başlama törenine katılan Hamas lideri İsmail Haniye, Tahran’da misafir edildiği konutunda uğradığı suikast sonucu öldürüldü.
* Hizbullah’ta Fuad Şükür’ün ardından onun yerine atanan, grubun iki numaralı ismi olarak gösterilen İbrahim Akil, 20 Eylül’de Beyrut’ta öldürüldü.
* 17 Eylül’de Lübnan’da Hizbullah mensubu binlerce kişinin çağrı cihazları eş zamanlı olarak patladı, 40’a yakın kişi öldü, 3 bin kişi yaralandı. Hafta başından itibaren ise İsrail, Lübnan’a ağır hava saldırıları başlattı.
* 27 Eylül’de İsrail Şii grubun Beyrut’un güneyindeki Dahiye bölgesinde yer altında bulunan merkezi karargâhını hedef aldı. Saldırıda Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve Güney Cephesi Komutanı Ali Karaki öldürüldü.