Tarıma bir rol model
Geçen sene “tarıma bir Selçuk Bayraktar” lazım diye yazmıştım. Bu sene bir istatistik yayımlandı. Tarımda çalışanların yaş ortalaması 58-60 imiş. Tarımda çalışan gençlerin oranı ise %5 civarında. Gıda sektörü savunma sanayii kadar önemlidir deniliyor. Bu durumda ülkemizin tarımı S.O.S. veriyor demektir. Çok bilmişler hemen “efendim tarımda nüfusa gerek yok, her işi makinalar yapıyor” diyecektir. Ancak kazın ayağı öyle değil. Kirazı, fındığı toplamayı bir yana bırakın, domates kurutmak için güneydoğudan

Bu sene bir istatistik yayımlandı. Tarımda çalışanların yaş ortalaması 58-60 imiş.
Gıda sektörü savunma sanayii kadar önemlidir deniliyor. Bu durumda ülkemizin tarımı S.O.S. veriyor demektir.
Çok bilmişler hemen “efendim tarımda nüfusa gerek yok, her işi makinalar yapıyor” diyecektir. Ancak kazın ayağı öyle değil. Kirazı, fındığı toplamayı bir yana bırakın, domates kurutmak için güneydoğudan gelen mevsimlik işçilere ihtiyaç var.
Her neyse!
Nasıl?
Belki vardır, bilemiyorum.
Elbette ki, çocukluğundan itibaren bir belgesele konu olacaktır.
Nasıl çalışmış, hangi engelleri aşmış, elinden tutan biri olmuş mu? Tahsili nedir?
Sıfırdan mı başlamış, yoksa ailesinin imkânlarını mı kullanmış? Yürüdüğü yolda devlet ona nasıl davranmış?
Hayallerine, hedeflerine ortak olan olmuş mu? Tek başına mı yürümüş, yoksa başarısının arkasında bir kadro, bir “takım” mı var?
Hikâyeyi bir adım daha ileri götürelim. Zaman içinde gelişsin. Öyle ki bu dizide başka aktörler de yer alsın.
Bütün bunlar meraklısı için.
Zaten her işin başı “merak uyandırmak” değil midir?
O zaman “rol model”in özel hayatına dahi intikal edilecek; bir “star” olduğu için bu hayat ilgi çekecektir.
Kaç saat çalışıyor?
Ne yiyor, ne içiyor?
Ailesine vakit ayırıyor mu?
Yeni hedefleri nelerdir?
Politik tercihler mi?
Bilimsel projeler mi?
“Marka” olmak veya “ürün çeşitliliği” mi?
Meseleyi daha fazla dağıtmadan ilgililere teslim ediyorum.