“Manidar Zamanlamaları Ayarlama Enstitüsü” başlığını atmıştım bir yazıma ve artık “ayar” da yok! Bir “ölçü” hissediliyor ama belli ki o da çizgiyi geçecek. Sürpriz yok; yeni dünya düzeninin ‘Araf’ı böyle olacak…
’daki arabalı katliam elbette ülkedeki seçimlerle ilgili ve o da Trump’lı yönetim politikalarının çarptığı dalgalardan biri. Cüce örnek ama tarafların ismi dahi ipucu; Liberaller ve Muhafazakârlar…
Ama;
İspanya, Fransa, Portekiz, Belçika
ve daha birkaç irili-ufaklı bölgede, Avrupa elektriğinin göçmesi büyük iş. İspanya’daki dağıtım şirketinin yetkilisi, “tarihte benzeri olmayan bir olay” diye tarif ediyor yaşananı. (2016’da olmuştu.) Pazartesi akşamı İspanya İçişleri Bakanı, “olağanüstü hal” ilan etmeye hazırlanıyordu…
Sebebi ‘atmosferik hareketler” diyen de var, bilemem. Fakat, “yenilenebilir enerjinin istikrarlı olup olmadığı” konusunda tartışma başlatacaktır ve bu da yeni düzenle ilgilidir. Tıpkı, Biden döneminde nükleer santralleri kapatıp Ukrayna savaşı ilerledikçe kös kös tekrar açan, kömür ocaklarını bile kazmaya başlayan Biden’cı
hükümetinin devrilip gitmesi gibi. Amerikancı değil, Amerikan yapımı Dışişleri Bakanı’nın yerine şimdi “muhafazakâr” gelecek…
Avrupa’nın karanlıkla sınavı
tam da yeni dünyanın belirsizliği, eski sistemin köhneliği üzerine tartışmaları süren eşiğe uygundur…
ve
’deki
soykırımı zaten cepte ve modern dünya katliamlarını konuşmuyoruz bile. Ne utanç; son istatistikler dünyanın silah harcamasını 2,7 trilyon dolar olarak gösterirken, Gazze’de bir kâse pirinç bile bulunamıyor…
… ABD-İran görüşmelerinin devam ettiği süreçte yaşanan gerilim ve bundan İsrail’in duyduğu rahatsızlık da aynı resmin parçası ve algoritması o kadar salkım-saçak ki,
Çin, Rusya, Hindistan, Pakistan, Afganistan, Irak, Suriye, Basra ve Körfez ülkeleri, Azerbaycan-Hazar
havzası hep içinde. Hem İran Cumhurbaşkanı’nın hem İsrail Başbakanı’nın şimdi koşa-koşa Bakü’ye gitmesi boşuna mı?..
Tam da bu sırada, İran’ın en kritik bölgesinde, Basra Körfezi kıyısında, Bender-Abbas Limanı’nda, ölü sayısı 60’ı, yaralı sayısı 1100’ü aşan, söndürülmesi günler süren, infilak görüntüleri ağzı açık bırakan patlama gerçekleşiyor. Kaza mı? Tam da, ABD-İran görüşmeleriyle aynı günde…
Yorumlara veya ilk resmi açıklamalara bakarsanız, bir konteynırdaki patlayıcı yüzünden olmuş! Kim inanır? Şimdi İran dini liderinin talimatıyla kapsamlı soruşturma başlatılacak. Artık üstü örtülür mü veya konjonktüre göre fail mi arenaya sürülür önemli değil. İsrail de çıkabilir,
Tahran’ın kendi dinamiklerinden
kaynaklanan ve dış politikayı etkilemek isteyen sivil-askerî mahfiller de. Önemli olan, anomalinin kendisi…
Hazır yakınken;
meselesi küçümsenebilir mi? Allah korusun. Bir evvel değindik ama (26/04) iş kızışıyor. Bu iki ülke arasında bir savaş şakaya gelmez. Aynı yazılımla işliyor bu kriz de. Tam ABD Başkan Yardımcısı Hindistan ziyaretini gerçekleştirirken yaşanan terör olayı, bölgenin tamamında cehennem çanları çaldırıyor…
Hindistan-
arasında sorunların çözüldüğü değil ama ılıman iklimin yaşandığı süreçte gelişen, Yeni Delhi’nin ABD-Rusya ile ilişkilerinin iyi olduğu bir dönemde alev alan gerilim suyu bile yakacak evsafta. Nitekim, Hindistan, Pakistan’la “su anlaşmasını” askıya aldı ve hemen ardından Çin’in, “Hindistan’a giden suları keserim” açıklaması geldi. Hep aynı zincirin baklalarıdır…
Detaylarına girmeyelim ama Hindistan ve Pakistan’ın “içinde” saldırı mahfillerini arayan çok…
… Papa’nın ölümü ile yeni Papa’nın seçimini de küçümsemeyin. Bizim matbuat her zamanki gibi sığ sularda çimiyor. Yok, “Papa nasıl seçilir, yok Kardinaller nasıl kilitli kalacak, yok bacadan beyaz duman çıkarsa ne demek siyah duman çıkarsa ne demek”. Asıl iş bu mu?..
Daha taze, 2024 yapımı, “Conclave” diye bir film var. Bizde de vizyona girdi. Seyredin, meseleyi şıp diye anlarsınız. Dikkatli gözün çıkaracağı öz şudur; “
Yeni Dünya Düzeni’nin Papası kim olacak
”?..
Gizlisi açığı dahil, siz Kardinaller’in bu tartışmalardan ya da açık söyleyelim, “aidiyetlerden” muaf olduğunu mu düşünüyorsunuz? Liberal ve Muhafazakâr, eski-yeni düzenin kardinalleri var ve bunlar da yeni Papa’nın hangi ekolden olacağına bu bağlarına göre oy verecekler!
Latin Amerika kardinalleri kime oy verir? Trump’ı destekleyecek Papa’ya mı? Yoksa Avrupa ekolüne mi? İtalya’dan olmaz mı? Ya da LGBT, çocuk istismarı, eşcinsel evlilikler, nüfus istatistikleri, enerjinin, finansın, güvenliğin kastlarına göre mi?
Hıristiyanlığın ana mezheplerinin nasıl savaştığını Ukrayna savaşında, Ortadoks dünyada görmedik mi? Siyahi Papa başka anlama gelir, atıyorum, tarihte olduğu gibi Polonyalı Papa ayrı anlama gelir!
“Conclave” ilk film de değil aslında; “The Conclave” diye bir film daha var (2006). O da olur. Yine seyredin, aynı sonuç çıkar; İstanbul’un 1453’te bizim elimize geçmesinden sonraki ilk Papa seçimini anlatıyor. Aynı örüntü orada da var; dünyanın düzeni…
Anlıyoruz ki, onlar için artık “Kilise” başkadır, “Tanrı” başkadır!
Ya, Bazilika’nın göbeğinde, Papa’nın tabutundan bir kaç metre ötede Başkan Trump ile Zelenski’nin iki sandalye üzerinde başlarını birbirlerine eğerek konuştuğu kare? Normal mi?
Uluslararası ilişkilerde “şekil” önemlidir, dikkat edilir. Verdiği mesaj de-şifre edilmeye çalışılır ama illa birebir ilinti gerekmez. Bazen, alakasız görünse de uyandırdığı çağrışım da önemlidir. Bu fotoğrafı alın, Papa II. Paul’le Mehmet Ali Ağca’nın hapishanedeki o meşhur buluşmasının fotoğrafını yanına koyun; benzerlik şeklîdir ama o
dönüşüm mücadelesi aynıdır!
Geniş alanda olayların yoğunluğu çok arttı. O da alamet zaten…