Demansı önlemenin yolu ikinci bir dil öğrenmekten geçiyor
Halk arasında bunama hastalığı olarak da bilinen demansın önüne geçmek adına farklı bir uygulamanın etkinliği ortaya kondu. Yapılan araştırmalar sonucu ikinci bir dil öğrenmenin hafızayı güçlendirdiği ve ileri yaşlarda demansı önlediği açıklandı. Bilim adamları yaptıkları araştırmanın sonucunda, ikinci bir dil konuşmanın beynin boyutunu artırabileceğini ve bu sayede daha fazla beyin rezervi sağlanabileceğini ortaya koyduğunu belirtti.

Bilim adamları, ikinci bir dil öğrenmenin, bunamayı yıllar boyunca uzak tutmaya yardımcı olabileceğini ortaya koydu.
Araştırmalar, iki dil bilen kişilerin beyinlerindeki dil bölgelerinde daha fazla hücre bulunduğunu, ayrıca öğrenme ve duygusal işlevlerle ilişkili bölgelerin hacminin arttığını gösterdi.
Phillips, beynin büyüklüğü ve rezervinin daha fazla olan kişilerin, bunamaya yol açacak eşiğe ulaşmadan önce daha fazla hasara dayanabildiklerini söyledi.
Phillips ve ekibi, eylül ayında yaptıkları araştırmada, iki dilliliğin beyin sağlığıyla olan bağlantısını keşfetti.
Beynimiz, hafıza, karar verme ve hareket gibi çeşitli işlevlerden sorumlu farklı bölgelerden oluşur. Bu bölgelerdeki hücreler zarar gördüğünde, normal işlevlerini yerine getirmekte zorlanır ve iletişimleri aksar.
Demansın temel nedeni, beyin hücrelerinin hasar görmesi ve birbirleriyle iletişim kurma yetilerinin zayıflamasıdır. İletişimdeki bu bozulma, düşünme biçiminden davranışlara ve duygusal tepkilere kadar geniş bir yelpazede etkiler yaratır.
Farklı demans türleri, beynin farklı bölgelerinde ve belirli hücre hasarı tipleriyle ilişkilidir. Örneğin, Alzheimer hastalığında, beyin hücrelerinin içinde ve çevresinde biriken anormal proteinler, hücrelerin sağlıklı kalmasını ve birbirleriyle iletişim kurmasını zorlaştırır. Öğrenme ve hafıza merkezi olan hipokampus, Alzheimer hastalığında genellikle ilk zarar gören bölgedir. Bu nedenle hafıza kaybı, hastalığın en erken belirtilerinden biri olarak karşımıza çıkar.
Demansın en dikkat çekici belirtisi, yeni öğrenilen bilgilerin hızla unutulmasıdır. Ancak, bir kişinin demans teşhisi alabilmesi için yalnızca hafıza kaybı yeterli değildir. Aşağıdaki bilişsel işlevlerden en az ikisinde bozulma gözlemlenmelidir:
Demans belirtileri zamanla şiddetlenebilir ve günlük yaşamı önemli ölçüde etkileyebilir. Erken teşhis, süreci yönetmek ve hastanın yaşam kalitesini korumak açısından büyük önem taşır.
Demansın tamamen önlenebileceğini söylemek mümkün olmasa da, bazı yaşam tarzı değişiklikleri riski azaltmaya yardımcı olabilir. Araştırmalar, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemenin beyin sağlığını koruyarak demans gelişimini geciktirebileceğini veya bazı durumlarda engelleyebileceğini göstermektedir.
Sonuç olarak, demansın kesin olarak önlenmesi mümkün olmasa da, sağlıklı alışkanlıklar benimseyerek riski azaltmak ve beyin sağlığını uzun vadede korumak mümkündür. Erken yaşlardan itibaren sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, ilerleyen yıllarda bilişsel fonksiyonların korunmasına yardımcı olabilir.