REKLAM ALANI
REKLAM ALANI

Kendi ayağına sıkma sanatı…

İletişimin temel unsurlarındandır Kriz İletişimi … Çok basit sanılır; fakat iletişim uygulamaları içinde fazlasıyla karmaşık olanlarındandır… En dramatik olanı da insanın kendi kendine yarattığı krizlerdir… Lafı tabii ki, Zelenski ve Zorlu Holding CEO’su Cem Köksal’ a getireceğiz… Ancak önce, işin basitmiş gibi görünen kuram – kural kısmından söz edelim… 1- Hasar varsa kriz vardır… Krizin büyüklüğü, hasarın büyüklüğüyle düz orantılıdır. Hasar ya maddi (satış / müşteri kaybı) ya da manevidir (itibar

  • 07 Mart 2025
  • 17 kez görüntülendi.
Kendi ayağına sıkma sanatı…
REKLAM ALANI
İletişimin temel unsurlarındandır
Kriz İletişimi

… Çok basit sanılır; fakat iletişim uygulamaları içinde fazlasıyla karmaşık olanlarındandır… En dramatik olanı da insanın kendi kendine yarattığı krizlerdir… Lafı tabii ki,
Zelenski

ve
YAZI ARASI REKLAM ALANI
Zorlu Holding

CEO’su
Cem Köksal’

a getireceğiz…
Ancak önce, işin basitmiş gibi görünen
kuram

kural

kısmından söz edelim…
1- Hasar varsa kriz vardır…

Krizin büyüklüğü, hasarın büyüklüğüyle düz orantılıdır. Hasar ya maddi (satış / müşteri kaybı) ya da manevidir (itibar kaybı)… Her
sorun

kriz değildir. Hasarın oluşmadığı bir noktada kriz varmış gibi hareket ederseniz, olmayan krizi kendiniz yaratırsınız.
2- Her krizin 3 aşaması vardır…

Başlama, Zirve ve Soğuma… Soğuma döneminde olayı kesinlikle tekrar ısıtmamanız gerekir…
3

– Her krizde maddi ve/veya manevi
bedel

ödemek gerekir mi? Evet gerekir… Ödemezseniz, sizin kontrolünüz dışında, size ödetirler.
4

– Krizlerde kritik başarı faktörü ‘
hız’dır

… ‘Kanama’ devam ederken bir saat dahi önemlidir. Yukarıda sözünü ettiğimiz iki krizde de gecikilmiştir.
5

– Krizin yönetimi ile krizin iletişiminin yönetimi iki farklı alandır. Birbirileriyle karıştırılmaması gerekir…
Gelelim ‘
kendi

krizini yaratma

’ durumuna… Bunun bir numaralı nedeni genellikle aşırı özgüvendir. “Bana bir şey olmaz!”, “Ben dilediğimi, dilediğim gibi söylerim” hissiyatı, büyük tehlikedir…
En büyük krizler

ise hedef kitlenin millî ve
manevi

değerlerini hiçe saydığınız zaman ortaya çıkar ve öyle durumlarda ödemeniz gereken bedel hayli ağırlaşır… Zelenski, Ukrayna halkının
Trump

tarafından küçük düşürülmesine göz yumarken, Cem Köksal, Holding’in tüm e-posta kullanıcılarına gönderdiği mesajıyla, temsil ettiği grubun ve ailenin dini inançlarıyla ilgili hiç hak etmedikleri bir yargının oluşmasına yol açarak
iletişim literatürüne

geçmiştir…
Zorlu

ailesini yakından tanırım, irfan ve ahlak sahibi, köklü değerleri olan bir ailedir, ayrıca kuruluşlarından itibaren bu değerlerin savunulmasından yana pozisyon almışlardır… Profesyonellerinin ‘ayaklarına sıkması’ karşısında sarsılmak istenen
itibarlarını

en kısa zamanda toparlayacaklardır…

Öte yandan Zelenski için aynı iddiada bulunmak zordur…

‘Anadolu İrfanı’nı gençlere sorduk…

Kısa süre önce Gaziantep’teydik… TVnet’deki Net Bakış programının ekibi olarak Şahinbey Belediyesi Başkanı Mehmet Tahmazoğlu’nun davetlisiydik… Aslında 49 tonluk vinçler gelse beni kolay kolay yerimden kaldıramaz ya… Baba tarafından Çerkezlik ve Kilislilik, beni harekete geçirivermiş olacak ki o hafta programı, muhteşem bir kütüphanenin orta salonundan Gaziantep’te yaptık…

Programın sunucusu Serhat İbrahimoğlu’nun riyasetinde Nedim Şener, Mete Yarar ve editörümüz Gökhan Yılmaz ile birlikte çok keyifli bir seyahat oldu. Gençlerin at binip, ok attıkları tesislerde Şahinbey Sosyal Bilimler Lisesi ve TOBB Fen Lisesi öğrencileri bize güzel bir konser verdiler… Orada Sosyal Bilimler Lisesi’nden 5 öğrenciyle küçük bir muhabbetimiz oldu… Dedim ki, “Bana Anadolu İrfanı konusunda kısa bir makale yazıp yollayın, size minik bir hediyem olacak.”

Deniz Menege, Hilal Aysu Nur Çakmak, Nazifenur Demirkıran ve İrem Nara Öztürkmen kardeşlerim görüşlerini yazmışlar… Hepsi çok kıymetli… Gençlerin armağanlarını yolladım… Bir tanesini de sizlerle paylaşacağımı onlara söylemiştim… Karar vermek zor oldu; ancak sonunda İrem Nara Öztürkmen’in yazısını köşemize almaya karar verdik:

“İrfan kelimesi terminolojik olarak ‘bilme’ anlamına gelse de bu, rasyonel veya bilimsel bir bilgi türü değildir. Biraz gaibe dayanan, şahsi olarak o deneyimlerin ve tecrübelerin içinde yaşamış, sevinci ve kötülüğü bilmiş, olayın perde arkasını görmüş ve onları tecrübeleri aracılığıyla aktarmış, ‘bilme’ kavramına sahip bir kavrama türüdür. Anadolu irfanı toprağı vatan yapma, boyları, soyları, bireyleri ve diğer etnik unsurları millet kılma aşamasında birleştiren, bütünleştiren, ortak hisleri kuvvetlendiren bir kavramdır. İrfan sahibi kişiler, doğadan ve kalbinden aldığı aydınlanmayı harmanlayarak bir konuya eğilirler. Dar anlamda komşusu açken tok yatmamak onların bir özelliğidir. Böyle insanlar zarar vermez; verirse de bin pişman olur.

Anadolu irfanı denilince Batılı anlamda bir bilgilenme türünden, aydınlanma felsefesinden bahsedemeyiz. Anadolu irfanı bir gelenek, bir bilgi birikimi, bir tecrübedir, dünden bugüne aktarılan. Dini hayatın görünen kısmını değil, metafizik tarafını; yani görünmeyen, kalbî ve ruhi boyutunu ifade eder ve bizzat onlarla harmanlanıp oluşur bu gelenek.

Hâlâ irfan sahipleri yaşıyor mudur? Yaşıyorsa ne değişimlere uğramıştır? Geçmişte yaşayanlar, geleneklerini gerek şahsi gerekse edebi eserlerle yaymış ve yaymaya devam etmişlerdir. Millî edebiyat, memleket edebiyatı gibi akımlar o devirde ciddi derecede etkili olmuşlardır. Taraftar kitlesi oluşturup yayılmasında rolleri büyüktür. Aynı zamanda Osmanlı çöküşünde Millî Mücadele’nin Anadolu’dan yürütülmesi, Anadolu insanında ilgiyi artıran diğer nedenlerdendir. Ömer Seyfettin’in ‘Anadolu insanında ilim yok ama irfan var’ sözü de o zamandaki irfanın rolünü açıklamıştır.

Peki hâlâ yaşıyorlar mı? Hasan Ali Toptaş romanlarında ve Mustafa Kutlu hikâyelerinde rastlananlar… Artık bulunmaları çok zor ama romanlarda ve geçmişte hâlâ yaşıyorlar.”

REKLAM ALANI
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ