Parkinsona beyin pili
Dünyada 10 milyon, Türkiye’de 150 bin kişi parkinson hastalığı ile mücadele ediyor. Dr. Hatice Çil, “Uygun hastalarda cerrahi yöntemle yerleştirilen beyin pili sayesinde parkinsona bağlı titreme, kas kasılmaları ve yavaşlamalarda belirgin bir azalma gözlemliyoruz” dedi.

Parkinson hastalığı, beyinde hareketleri kontrol eden dopamin üreten hücrelerin kaybıyla ortaya çıkıyor. Titreme, hareketlerde yavaşlama ve kaslarda katılık en sık görülen belirtiler arasında yer alıyor. Hastalık genellikle yavaş ilerliyor ve kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor. Son yıllarda parkinson tedavisinde öne çıkan beyin pili uygulaması, özellikle titreme ve hareketlerdeki yavaşlama gibi motor semptomları büyük ölçüde azaltabiliyor. Liv Hospital Nöroloji Uzmanı Dr. Hatice Çil, “Uygun hastalarda cerrahi yöntemle yerleştirilen beyin pili sayesinde parkinson’a bağlı titreme, kas kasılmaları ve yavaşlama gibi şikayetlerde belirgin bir azalma gözlemliyoruz. Üstelik ilaçlara bağlı olarak gelişen istemsiz hareketler de büyük ölçüde kontrol altına alınabiliyor. Bilimsel veriler, ameliyat sonrası hastalık belirtilerinde yüzde 50’ye kadar azalma ve ilaç ihtiyacında yüzde 80’e kadar düşüş olabileceğini gösteriyor” dedi.
Parkinson, alzheimer’dan sonra en sık görülen nörodejeneratif hastalık. Kadınlara oranla erkeklerde biraz daha sık rastlanıyor. Genellikle 60 yaş civarında başlayan hastalıkta ilk belirtiler koku duyusunda azalma, uyku bozuklukları ve kabızlık gibi motor dışı belirtilerle başlıyor. Daha sonraki aşamalarda ise titreme, kas katılığı ve yavaşlık gibi motor belirtiler ortaya çıkıyor. Dr. Hatice Çil, “Her hastaya uygun olmayabilir ama doğru hastada doğru zamanda yapılan beyin pili ameliyatı, yaşam kalitesinde çarpıcı iyileşmeler sağlayabiliyor. Tedaviye erken dönemde başlanması da başarı şansını artırıyor” diye konuştu.
Parkinson hastalığı genellikle beş evrede ilerliyor. Başlangıçta yalnızca bir tarafta belirtiler görülürken, hastalık ilerledikçe denge kaybı, düşmeler ve hareket kabiliyetinde belirgin azalma yaşanıyor. Son evrede hasta tamamen yatağa veya tekerlekli sandalyeye bağımlı hale gelebiliyor. Ancak Dr. Çil, bu evrelerin her hastada aynı sırayla görülmeyebileceğini vurguluyor.
Beslenmenin de tedavi sürecinde önemli olduğunu vurgulayan Çil, “Sebze, meyve ve zeytinyağından zengin bir diyet, kemik sağlığı için kalsiyum ve D vitamini alımı, B6 ve B12 gibi beyin sağlığına katkı sağlayan vitaminlerin yeterli düzeyde alınması parkinson hastaları için önem taşıyor. E vitamini üzerine bazı çalışmalar var ama henüz kesin veriler elde edilmiş değil. Antioksidanlardan zengin bir beslenme her durumda faydalı” değerlendirmesi yaptı. Çil, yutma güçlüğü çeken hastalarda beslenme düzenlemesi için uzman gözetiminin gerektiğine de dikkat çekti.
Hastalığın tedavi yöntemleriyle ilgili de bilgi veren Çil, “Parkinson hastalığının tedavisine tanıyı takiben ağızdan verilen ilaçlar ile başlanır. Hastalık ilerledikçe ağızdan ilaçlar giderek yetersiz kalabilir, daha sık veya daha yüksek dozlarda alınmaları gerekebilir, bu da yan etkilerin artmasına yol açabilir. Hastalığın ameliyat ile tedavisi, uygun hastalarda yararlı olabilir. Kök hücre ve gen tedavileri, hücre nakli ve aşı araştırmaları Parkinson’un gelecekteki tedavisinde umut vadediyor” değerlendirmesi yaptı.