“Türkiye-ABD Masası” da kurulacak. Asıl büyük fırtına burada kopabilir. “ABD Perestroykası” başladı. Şirketlere bile el konulabilir! Türkiye’ye olağanüstü güç alanları açılacak..
İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan bütün düzen yıkılıyor. Kurulan bütün üst yapılar dağıtılıyor. Şu an henüz dokunulmamış yapıların hiçbiri ayakta kalamayacak. Bu öyle yıkıcı bir fırtına ki , güç haritalarını, siyasi ezberleri, bölgesel ve küresel ilişki biçimlerin i temelden sarsacak, değiştirecek. Sadece Avrupa merkezli kurumlar değil; ulus-üstü bütün yapılar bu gidişle ortadan kaldırılacak. “Uluslararası Toplum” kavramının ve gücünün anlamı tarihe karışacak. Uluslararası sözleşmelerin anlamı

Evet, “ABD-Rusya Masası” kuruldu. Daha “Avrupa Masası” kurulacak. Daha “ABD-Çin Masası” kurulacak. Daha “ABD-Türkiye Masası” kurulacak. Ulus-üstü kurumlar ve mekanizmalar yerine “Patron Devletler” arasında “Büyük Pazarlık Masaları”nın kurulacağı bir gelecek bekliyor bizi.
Nasıl bir dünya şekilleneceğini işte bu pazarlık masalarının sonuçları belirginleştikçe, netleştikçe göreceğiz.
Sadece ABD-Rusya Masası; Avrupa’yı yalnızlığa, hiçliğe mahkum etmeye yetti. ABD askerlerinin Avrupa-Rusya sınırını oluşturan Doğu Avrupa ülkelerinden çekilirse ne olacak? ABD askerleri Avrupa’nın merkezinden çekilirse ne olacak?
Ukrayna’da zoraki çözüm dayatılırken Doğu Avrupa ve Balkanlar’da ne tür savaşların kapılarının açılacağını tahmin edebiliyor muyuz? Bunun Türkiye-Avrupa, Türkiye-Rusya ilişkilerini nasıl etkileyeceğinin hesabını yapıyor muyuz?
Trump Rusya ile ilgili konuştu, Avrupa ile ilgili konuştu. Kanada, Panama, Meksika, Grönland, Ukrayna ve daha birçok konuda ezber bozucu açıklama ve girişimler başlattı. Ama dikkat edin henüz Türkiye ile ilgili hiçbir şey konuşmadı. ABD Türkiye ilişkilerinin geleceğine dair tek cümle etmedi.
“ABD-Türkiye Masası” elbette kurulacak. Büyük pazarlıklar çağının belki de en zoru bu olacak. Atlantik kıyılarından Pasifik kıyılarına, Balkanlar’dan Kafkaslar ve Orta Asya’ya, Güney Asya’dan Afrika içlerine ve elbette Ortadoğu’nun her zerresine kadar, bu denklemden etkilenmeyecek hiçbir yer olamayacak.
Bu Masa ya büyük düşmanlıkların ya büyük bir “anlayışın” masası olacak. Yakın çevrede Suriye’deki PKK varlığı, İsrail’in yayılma haritası, Ege’deki ABD üsleri, Türkiye-Rusya ilişkilerinin geleceği ilk akla gelenler.
Ama Türkiye’nin çok geniş bir coğrafyada elde ettiği nüfuz gücü ve ortaklıklar haritası bu pazarlıkların esası olacak. ABD’nin Türkiye’nin gücü konusunda yapacağı hesap hatası, dünyanın merkez coğrafyasında derin bir dalgalanmaya, çok güçlü bir fırtınanın ABD’yi daha da aşındırmasına zemin hazırlayacak.
Böyle bir hata yaparlar mı? Sanmıyorum. Tam tersine bu güçten yararlanma yolunu tercih edeceklerdir. Kendi coğrafyasında, kendi etki alanında kendi ortaklıklar haritasında Türkiye’nin yükselişini kırabilecek bir güç şuan dünyada bulunmuyor.
Avrupa’nın arayışları Türkiye’ye yeni güç alanları açacaktır. Trump’ın yol açtığı belirsizlikler de yeni güç alanları açacaktır. Her ne kadar Avrupa’nın çaresizliklerine, ABD-Rusya ortaklıklarına yoğunlaşsak da, ABD-Türkiye sayfasını açılmasını beklemeliyiz. Birçok şey ondan sonra berraklaşacaktır.
Türkiye’nin temsil ettiği imparatorluklar aklı, bu büyük paylaşım savaşlarında en doğru kararı verecek. En etkili adımları atacak bilgelik ve güçtedir. Ve şunu açıkça söyleyelim: Bu yöne dönem Türkiye’ye, olağanüstü güç alanları açacaktır.
Dün Ankara’ya gelen Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un; “Rusya-ABD görüşmeleri hakkında Türkiye’yi detaylı şekilde bilgilendirdik, görüşmelerin neticesini paylaştım. Türkiye ile bütün alanlarda temas halindeyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin sürekli temas halindedir” şeklinde cümleleri, ABD ne yaparsa yapsın, büyük güçlerin kendi yolundan şaşmayacaklarının, daha esaslı zeminlerde hareket edeceklerinin göstergesidir.
Türkiye de böyle yapacak, yıllardır ilmik ilmiş işlediği güç haritasını daha kalıcı hale getirmeye çalışacaktır. Çünkü, İngiliz imparatorluğunun mahvettiği büyük coğrafya, yüz yıl sonra ilk kez böyle bir fırsat bulmuş, bu fırsatı heba etmeyecektir.
Ve tarih bir kez daha, “Üçüncü Yükseliş”e yine bizim öncülük edeceğimize tanık olacaktır.